Havza’nın özel tarihine ilişkin ulaşabildiğimiz tüm bilgiler bir kaç yüz yıllık bir zaman dilimini kapsamakla birlikte Havza’nın da içinde bulunduğu bölgenin genel tarihi itibarıyla kuruluşu M.Ö.2000’li yıllara değin uzanmaktadır.
Bu yörenin tarihte -bilinen- ilk kullanımı önceleri Kızılırmak ve Yeşil Irmak deltaları arasında yerleşim kuran ve daha sonra bunu büyük bir uygarlığa dönüştüren Hititlilere aittir.
M.Ö.7. yüzyılda Samsun’un İyon yalı Miletler tarafından bir kıyı kenti olarak kuruluşundan sonra bir süre Milet’lilerin etki alanına giren bölge daha sonra Kafkaslardan gelen Kimmer’lerin istilasına uğradı. Bu yıllarda sık-sık yapılan savaşlar sonucu Havza’yı da içine alan yörenin önce Persler tarafından idare edildiğini,Büyük İskender’in tüm Anadolu’yu Makedonya İmparatorluğunun sınırlarına katmasından sonra da Makedonyalıların egemenliğine geçtiğini görüyoruz.
M.Ö.1.yüzyılda bu kez Roma istilasına uğrayan bölge,M.S. 935 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle Doğu Bizans İmparatorluğuna dahil oldu.
Bu yıllardan başlayarak Sinop yolu üzerinde önemli bir coğrafi ve stratejik özelliğe sahip olan Havza,1071 yılında kazanılan Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’nun bir çok yöresi gibi zaman - zaman Türk hakimiyetine tanık olduysa da Haçlı seferleri sırasında sık-sık el değiştirdi.13.yüzyılda Selçukluların eline geçen bölge,bu hanedanın çökmesinden sonra önce Canik Beyliğine daha sonra da 1414 yılında Osmanlı yönetimine dahil oldu.
İlçenin kuruluşu ve adının kaynağı :
Havza, Karadeniz bölgesinin orta kesiminde,üzerinde çeşitli uygarlıkların yerleşip barındığı tarihi zengin kentlerimizden biridir.
Resmi belgelere dayalı tarihi MÖ 2000’li yıllara dek uzanmakta olan ilçeyi ilk kez kimlerin kurduğu tam olarak bilinememekle birlikte şehrin tarihi boyunca hangi isimlerle anıldığı konusunda bir hayli kaynak ve oldukça değişik iddialar bulunmaktadır.
Havza’nın ilk kez M.Ö.2500 yılında Hititler tarafından kurulduğu tezine dayanarak, kurucusunun Hitit hükümdarıKavuzhan*olduğunu ileri süren bazı kaynaklara göre şehrin ilk adının “…kurucusunun adına izafeten(!) KAVZA olması icap eder.” Bu iddiayı ileri sürenlere göre “Kavza adı zamanla kibarlaşarak HAVZA biçimine dönüşmüştür.”
Ne var ki bu bilgiler Rum Pontuslular dan günümüze ulaşan bazı haritalarda ve diğer belgelerde şehrin adının “Khavza” olarak yazılmış oluşuyla birlikte değerlendirildiğinde “Kavza” nın, gerçekte olup olmadığı yada kim olduğu meçhul “Kavuz Han”a ithaf edilerek bu şehre verilen bir isim olmak yerine Havza’nın Rum dilindeki ifadesi (söyleniş biçimi) olma olasılığını daha çok ön plana çıkardığından pekte sağlıklı bir iddia olmadığını ortaya koymaktadır.
Havza tarihini aydınlatan en önemli eserlerin başında gelen Hüseyin Abdi-zade Hüsamettin Efendinin “Amasya Tarihi” ve bu tarihin bazı büyük-küçük eserlerinin verdiği haberlere göre ise ,Havza’nın bilinen eski adı “Hançere” yahut “Gançere” dir.
(Zekeriya b.Mahmut el Kazvini ,”Asaru’l-Bilad” adlı eserinde bu Hançere (Ancere) kasabasını şöyle tanımlıyor; “..Ancere Anadolu da bir şehir olup orada Ters akan Irmağı vardır. Rivayet olduğu üzere 8 Ağustos 442 (1050) Pazartesi zelzele olmuş,zelzele 2 gün devam ettiğinden Anceredeki bir çok bina yıkılmış;bir kilise yere batarak hiç bir eser kalmamış, yerinden gayet sıcak bir su çıkıp yetmiş kadar mezrayı harap etmiş,bir çok kişinin boğulmasına sebep olmuş,sıcak suyun akışı dokuz gün devam ettiğinden herkes dağ başlarına kaçmış daha sonra su çekilmiş ve bir miktar kalmıştır…”) [3]
Hançere ve Gançere’nin yanı sıra bazı kaynaklarda da “Ancere” ve Hanceze” adı geçen şehre bu adın “Boğaz” anlamına gelmek üzere verildiği ve yerleş iminin bu günkü Havza’nın kurulu olduğu alana göre batı yönünde,kaplıcalardan daha yukarıda bulunduğu sanılmaktadır.
Havza’nın eski adı ve bu şehrin yerinde daha önce başka bir yer leşim olup olmadığı konusunda yaptığı araştırma bulgularını dile getiren Zübeyr-zade Mehmet Fuat Efendi de “Yurdumuz Havza” adlı eserinde ; Havza’nın “nam-ı kadimi”(eski adı) nın belli olmadığını belirterek, “..Gerçi milattan evvel ve sonraları şimdiki Havza’nın yerinde büyük ve muntazam bir şehrin mevcut olduğunu bazı Rum tarihçileri yazmakta ve eski Rumların ,Bizanslıların buraları icra-i hükümet (idare) ettiklerini göstermekte iseler de bunların ne dereceye kadar mevsuk (inanılır) oldukları anlaşılamamakla beraber esasen ne malumatların bizimle bir alakası ne de o şehrin şimdiki Havza ile bir ilişkisi yoktur..” demektedir.
Mehmet Fuat Efendinin sözünü ettiği Rum tarihçilerinden günümüze kadar intikal eden bir rivayete göre,bu günkü Havza’nın yerinde Hançereden de önce mevcut yer leşimin batı ve kuzey-batı istikametinde adı “Çetrik”(Çermik) olarak anılan oldukça büyük bir yer leşim merkezi bulunuyordu. Bu yer leşim merkezinde sırasıyla Hititler,Pontuslular,Romalılar hüküm sürdüler.
Kuruluşu ve adının kaynağı konusunda böylesine çok değişik görüş ve iddialarla karşılaştığımız Havza’nın , Roma ve Bizans İmparatorlukları zamanında bir kaplıca beldesi olduğunu ifade etmesi bakımından “Thermee Phoseemeomitearem” olarak anıldığı belirlenmiştir. Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika) yazarı Strabon’un söz konusu eserinde yer leşimin adından “ Phazemotis sıcak su kaynaklarının bulunduğu yer” olarak bahsedilirken Evliya Çelebinin “Seyahatname”sinde karşımıza çıkan bir diğer isimde “Koze Kazası”dır.
Nihayet,1524 yılından sonra benimsenip özellikle resmi kayıtlarda kullanılarak yaygınlaştırılan ve günümüze kadar ulaşanHAVZA,adından önce anıldığı şekli ile “Hevze” ve “Havze” Türk dilinde olduğu gibi Arapça ve Farsça’da da herhangi bir anlam ifade etmez. Havza’ya gelince “dalmak” ve “Havz etmek” anlamına geldiği gibi “bir parça” veya “ara” anlamlarını da ifade eder. [5]
Sonuç olarak tüm bu bilgiler ışığında Havza’nın tarihi M.Ö.2000’li yıllara değin uzanan bir eski yer leşim merkezi olmasına rağmen,ilk kez kimler tarafından kurulup ne ad verildiği bilinmemekle birlikte ve belki de geçen 4000 yılı aşkın tarihi süresince bir çok uygarlığın etki ve yer leşim alanı içinde bulunması ve bu uygarlıklar arasında da sık-sık el değiştirmiş olması nedeniyle farklı isimlerle anıldığını söyleyebilir ve bu isimler arasında bazı tarihi eser ve belgelerde sıklıkla yer alan ve yaygın olarak kullanılmış olanları da şu şekilde sıralayabiliriz: Kavza (Khavza), Hançere (Gançere,Ancere,Hanceze), Çetrik (Çermik), Thermee Phoseemeomitearem , Koze , Hevze (Havze) ve HAVZA.
Havza İle İlgili Görseller